
Özellikle dönemin havasını, atmosferini yakalamakta çok başarılı film. Soyunma odası ve maç öncesi muhabbetlerini ve stresini de ekrana çok iyi taşımışlar.
Brian Clough: I wouldn't say I was the best manager in the country. But I'm in the top one.
The scoreboard doesn't lie, but it rarely tells the whole truth.
“Hangi Baki olm?” dedi.
“Türkiye Kupası’nı almamızı engelleyen Baki” diye cevap verdiğimde, Emrah’ın suratındaki gülümseyen ifadenin nasıl bir nefrete dönüştüğünü hala unutamam.
Beraber Club’ın çıkış kapısının önünde durduk. “Acaba Emrah’ı çağırmaya gittiğim sırada herif çıkmış mıdır?” diye tasalanırken, görünüverdi. Tetikçim Emrah yanımda, gazı aldım;
“Helal olsun sana, 23 yaşındayım, senin ve Selçuk Dereli’nin yüzünden daha Türkiye Kupası görmedim. Rahat uyuyor musun geceleri Tuncay’a yaptıklarından sonra?” diye isyan ettim. Baki’nin suratındaki tedirgin ifadeyi gördüğümde, cevap vermesini beklemeden omzuna şöyle arkadaşça vurup sıcak bir gülümsemeyle;
“Helal olsun sana harbiden, bir sene daha göremedik Türkiye Kupası’nı” dedim. Rahatlayan Baki:
“Ben Tuncay’dan helallik aldım, vicdanım rahat” dedi, ve gülümseyerek ekledi “Senden de özür dilerim”.
Bir iki muhabbetten sonra mekândan ayrıldı Baki. Bu sırada benim başından beri tamamen geyik ve eğlence amaçlı giriştiğim bu hareketi Emrah’ın ne kadar ciddiye aldığını, değişmeyen surat ifadesi ve Baki'nin arkasından “Bizim hakkımız ne olacak lan, ben hakkımı helal etmiyorum, s.keyim Tuncay’ın helalliğini” isyanıyla anladım. Konuştuğum sırada ters bir hareket yapsa Baki, kavga çıkması işten bile değilmiş, ucuz atlatmışız, o an fark ettim.
Daha sonradan aldığım duyumlara göre; Baki, bir arkadaşı ve 3-4 kızla beraber, senelerdir Çınarcık’ta yazlığı olan babasına hediye aldığı “BKM” plakalı s320’ye binip, uzaklaşmış mekandan.
Eski takım arkadaşı Conti tarafından, gencecik yaşında Inter’de forma giymesi üzerine, o zamalarda 8-14 yaşındaki çocukları toplayan bir faşist geçlik organizasyonu olan Ulusal Balila Operası’ndan esinlenerek “il Balila” ismi takılan, “artık çocuk bahçesinden de transfer yapıyoruz” diye eleştirilen Guiseppe Peppino Maezza, ilk forma giydiği karşılaşmada duble yaparak Conti’ye söyleyecek söz bırakmamıştır. İlk sezonunda attığı 34 golle gol kralı olmuş ve kırdığı “ilk sezon gol sayısı” rekorunun hala yanına yaklaşılamamıştır.
Pek çok zaman arkadaşları antrenmanı tamamladığında daha yataktan yeni kalkıyor olan yıldız, ayrıca kendine ait sponsoru olmuş olan da ilk futbolcudur. Genelevlerine, şampanyasına ve kadınlarına hep düşkün olmuştur. Maç başlamadan 5 dakika önce stada gelmesiyle, bazen takımının belli süre 10 kişi oynamasına neden olmasıyla ve akşamdan kalma görüntüsüyle hatırlanır.
Sırtı dönük oyunuyla, ölü yaprak vuruş tekniğiyle, olağanüstü driplingleriyle ve arkadaşlarına gol şansı sağlayan paslarıyla gelmiş geçmiş en iyi forvetlerden biri olarak kabul edilir. İmzası sayılan gol şekli ise; topu orta alanda alıp seri halinde parmak ucu çalımları ve dönüşleriyle kale önüne gelip durduğu ve bir matador edasıyla kendine saldırması için kaleciyi davet ettiği ve vurur gibi yaparak kalecinin yanından geçip golle sonuçlandırdığıdır. Defans oyuncularını ve kalecileri hareketleriyle aşağılamayı gelenek haline getirmiştir. Çoğunlukla deplasmanda aşağılanmaktan sakınmak isteyen savunma oyuncularının çok sert müdahalelerine maruz kalmıştır.Brezilya-İsveç arasındaki 1958 Dünya Kupası finalini izlerken yorumculardan birinin daha önce kimsenin Pele kadar iyi bir oyuncu görmediğini söylemesinin ardından, Franco Rossi bunun doğru olmadığını, Maezza’nın daha iyi olduğunu haykırmıştır. Başka bir çok futbol adamı da O’nun için övgü dolu sözler söylemiştir.
Vittorio Pozzo, İtalya’nın 2 Dünya Kupası kaldırmasında büyük pay sahibi olan efsanevi teknik direktör: "He was a born forward. He saw the game, understood the situation, distributed the ball carefully and made the team offense operate. Having him on the team was like starting the game 1-0 up."
Gianni Brera "He was only Italian that stood out amongst the sensational Brazilians and Argentines"
Inter’in bütün muhtemel kupaları kaldırdığı 1963 senesinde başkan yardımcılığı yapmış olan Peppino Prisco: "Meazza was great, unbeatable, even if he would occasionally run into a frightful crisis, caused by his intense sexual activity and his passion for the game. When he took over on the field, he did things that left the mouth ajar."
Milanda Maezza’yla beraber oynayan ve daha sonra bu takımı çalıştıran Bruno Acari IV: "Peppino never wanted to hear about tactics. He was a simple person who became a king when he entered the goal box, with a technical ability that was comparable to Pelé"
Günümüz futbol kültürünün ve getirdiği profesyonel futbolculuk anlayışının tam tersine futbol için hiçbir zevkinden ödün vermeyen bu aykırı adamı anlatmayı yine kendisinin aşağılama ve espri kokan bir sözüyle bitirelim.
Guiseppe Meazza: "There is nothing worse than having a penalty kick saved by a keeper who didn't understand the fake."
Kaynak: wikipedia
A Facebook entry: Haldun Üstünel şüphesiz Galatasaray' ın son senelerdeki en büyük transferidir. Rivayet odur ki eski bir yazıttaki şu sözler de zaten geleceğe işaret etmektedir; "O gün geldiğinde uzun saçlı koruyucu başa geçecek ve gökyüzünden yıldız yağacak; mor renkli bir kasırga tüm dünyayı etkisi altına alacak ve tüm tarlalar bahçeler tarumar olacak.”
Bütün maç boyunca yenik durumda olan Villareal’in oyununu dikkatle izlemeye çalıştım, herhangi bir kupada 3 büyüklerimizden biriyle eşleşse, medya tarafından tur şansımız %51 olarak görülürdü hemen. Real Madrid’e 6-2 yenilen, istikrarlı, mücadeleci, her saniye pas yapan, teknik kapasitesi yüksek bu takım karşısında bana sorarsanız şansımız çok çok az olurdu.
FB-Bursa karşılaşması öncesinde üst kalite bir maç çıkacağını tahmin etmiş, Fenerbahçe’nin galip geleceğini ümit etmiştim; tahminlerim doğru, beklentilerim ise boş çıktı. Fenerbahçe maça tamamen konsantre olmuş ve inanmış şekilde sahaya çıkıp, Alex’in usta ayağıyla öne geçti. Vederson’un ortaya dönüşen şutuna Santos’un klas topuk dokunuşuyla farkı ikiye çıkardığındaysa, maçı kazanmak için sadece 5 dk.’ya ihtiyacı kalmıştı. Santos gol sevincinde biraz daha az dans etmiş ve konsantrasyonunu kaybetmemiş olsa, belki yenilen golde 1m daha önde olabilir, “En tehlikeli zaman gol attıktan sonraki ilk dakikalardır” kuralının Bursaspor gibi pes etmeyen bir takım karşısında normal olarak tasdiklenmesine seyirci olmamızı engelleyebilirdi. Özer Hurmacı’nın sakatlığı ve Bursa’nın futbolun cilvesiyle bulduğu beraberlik golü kırılma noktaları oldu. Yenilen son gol ise şoktaki bir takımın acemice, galibiyet için topyekun saldırmasının cezasıydı.
Oyuna Güiza’yla başlamak Daum’un karakteristik bir özelliğini tekrar ortaya koydu. Senelerdir izlediğimiz Alman teknik adamın kötü performans gösteren oyuncuyu bir sonraki maçta kestiği görülmemiştir. Bir güven göstergesi kendince, saygı duymak ama uygulamamak lazım.
Fenerbahçe şampiyonluk için yeterli futbolu oynuyor ama Daum’lu ilk senedeki gibi yeni takım olmanın zorluklarını yaşıyorlar. Christian, Santos, Mehmet Topuz, Bilica, Özer Hurmacı ve hatta Emre Belözoğlu bu takımın ilk 11’indeki yeni oyuncular. Takımın yarısından fazlası değişince, güzel futbol yakalanabilmesine rağmen galibiyet elde edecek tecrübeye sahip olunamıyor çoğu zaman. Ama heyecan ve mücadelenin üst düzeyde olduğu, bol pozisyonlu maçlar izleyebiliyoruz. Şampiyonluk adayım, ligin en iyi futbolunu oynamasına rağmen 3 haftada kaybettiği 7 puana inat, Fenerbahçe.