24 Şubat 2010 Çarşamba

Ruhani lider

Emre Belözoğlu’nun annemi küfretmişliği vardır. Yanımda 1000'den fazla arkadaşım olmasına rağmen tel örgüleri aşamamıştık Ali Sami Yen’de o gün. Hâlbuki ona hitaben yapılan “katil” tezahüratlarına katılmamış, tartışmıştım tribünle. Newcastle formasıyla Kadıköy’e geldiğinde her şeye rağmen gururlanmıştım. Yanlış anlaşılmasın, Allah biliyor hiç sevmiyordum adamı, Fenerbahçe’ye gelmesini de hiç istememiş, çubuklu formayı giymesine hiçbir zaman alışamam zannetmiştim. Gel gör ki, hakemle bıkmadan uğraşan, mütemadiyen çirkefleşebilen, sinirlerine hâkim olamayan, hastalıklı bir nefret figürü haline gelen Emre, aynı zamanda; her şeyini sahada verme çabasından dolayı devamlı kendini zorlama sakatlıkları yaşayan, son nefesine kadar mücadele eden, takım arkadaşlarını motive eden, Roberto Carlos’a bile hatasından dolayı çıkışan, yenilmekten nefret eden asi bir ruh, taraftarınca sevilesi çok olası bir adammış. Fenerbahçe’nin, mücadeleci ve savaşan bir takım olma çabasında önderliği üstleniyor. Birçok Fenerbahçeli engel olmaya çalışsa da kendine, takıma verdiği ruhtan dolayı her geçen gün daha çok seviyor Emre’yi.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder