FB-Bursa karşılaşması öncesinde üst kalite bir maç çıkacağını tahmin etmiş, Fenerbahçe’nin galip geleceğini ümit etmiştim; tahminlerim doğru, beklentilerim ise boş çıktı. Fenerbahçe maça tamamen konsantre olmuş ve inanmış şekilde sahaya çıkıp, Alex’in usta ayağıyla öne geçti. Vederson’un ortaya dönüşen şutuna Santos’un klas topuk dokunuşuyla farkı ikiye çıkardığındaysa, maçı kazanmak için sadece 5 dk.’ya ihtiyacı kalmıştı. Santos gol sevincinde biraz daha az dans etmiş ve konsantrasyonunu kaybetmemiş olsa, belki yenilen golde 1m daha önde olabilir, “En tehlikeli zaman gol attıktan sonraki ilk dakikalardır” kuralının Bursaspor gibi pes etmeyen bir takım karşısında normal olarak tasdiklenmesine seyirci olmamızı engelleyebilirdi. Özer Hurmacı’nın sakatlığı ve Bursa’nın futbolun cilvesiyle bulduğu beraberlik golü kırılma noktaları oldu. Yenilen son gol ise şoktaki bir takımın acemice, galibiyet için topyekun saldırmasının cezasıydı.
Oyuna Güiza’yla başlamak Daum’un karakteristik bir özelliğini tekrar ortaya koydu. Senelerdir izlediğimiz Alman teknik adamın kötü performans gösteren oyuncuyu bir sonraki maçta kestiği görülmemiştir. Bir güven göstergesi kendince, saygı duymak ama uygulamamak lazım.
Fenerbahçe şampiyonluk için yeterli futbolu oynuyor ama Daum’lu ilk senedeki gibi yeni takım olmanın zorluklarını yaşıyorlar. Christian, Santos, Mehmet Topuz, Bilica, Özer Hurmacı ve hatta Emre Belözoğlu bu takımın ilk 11’indeki yeni oyuncular. Takımın yarısından fazlası değişince, güzel futbol yakalanabilmesine rağmen galibiyet elde edecek tecrübeye sahip olunamıyor çoğu zaman. Ama heyecan ve mücadelenin üst düzeyde olduğu, bol pozisyonlu maçlar izleyebiliyoruz. Şampiyonluk adayım, ligin en iyi futbolunu oynamasına rağmen 3 haftada kaybettiği 7 puana inat, Fenerbahçe.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder