11 Nisan 2010 Pazar

Statüko


Son zamanlarda büyük maçlarla ilgili her türlü medya ortamında el birliğiyle yaratılan o havayı çok seviyorum. Muhteşem bir gösteri, uzun yıllar boyunca hatırlanacak goller ve enstantaneler beklentisi yaratılıyor. Real Madrid'in yaptığı transfer hamleleri ve geçen senenin 6-2si de akıllarda hep olunca bu seneki El Clasicolar büyük bir heyecanla beklendi. Aylar öncesinden biliniyordu bu maçın ne zaman oynanacağı, beraber maçı izleme planları yapılmıştı, klasiklerin arasına girecekti bu maçlar.

Bu beklentilerin yerine Messi'nin sadece 1 gol atabildiği sıradan! bir performansı, Xavi'nin akınlarını başlattığı goller, Casillas'ın umutsuz ve çaresiz bakışları, Laporta'nın protokol tribününde içinden "hahahaha yine yenemeyeceksiniz bizi ulan" deyip pis pis sırıtması, Florentino Perez'în ise "300 milyon Euro para harcadım, yine eziliyoruz, nerede benim sakinleştirici ilaçlarım" diye düşünmesi arta kaldı dün geceden. Son maçlardaki görüntü aynen devam etti yani.

Messi'nin göğsüyle alıp Albiol'ü ekarte ettiği yukarıdaki resim maçın özeti gibiydi. Albiol de Real Madrid gibi sendeledi sendeledi ve sonunda düştü.



Yıldız hamuru hiç olmayan, ara sıra herkesin burun kıvırdığı Pedro yine yazdı golünü, halen bir kısım insanın Messi'den iyi olduğunu iddia ettiği Ronaldo ise o iddialara son noktayı koydu. Kendini yere bıraktığı birkaç pozisyondaki pis yüz ifadesi de ekran başındaki herkesi bir daha gıcık etmeye yetti.

Sezon başındaki transferlerden sonra kimse ligin en önemli maçına Real Madrid'in böyle bir kadroyla çıkacağını düşünemezdi sezon başında. Orta sahada Gago, Marcelo, Van der Vaart ne ya. Formdalar falan hikaye, kime karşı formdaydılar diye düşünüp dünkü maçtaki performansı olağan bulmak lazım. Real'in kadrosu geçen seneki 6-2'nin kadrosunun kalitesinden çok farklı değildi. Tamam Xabi Alonso ile Ronaldo var ekstradan ama bu sene Avrupa'da yılın onbirine girmesi garanti Sneijder ve Robben eksildi o takımdan.

Onlar olsa farklı olurdu demiyorum, fakat Real Madrid'in düşünmesi lazım, Gago, Van der Vaart falan dururken sırf harcadığımız parayı biraz geri koyalım diye neden o adamlar gönderildi. Zaten şekerci dükkanına girmiş şımarık zengin çocuğu gibi parayı harcamışsın, koyver gitsin. Bu adamların Real Madrid'de geçmişi olmasa her halde sezon sonu onları almak isterdi Perez Real'e.

Guardian'da hafta içi çok güzel bir yorum okumuştum, İngilizlerin 7 sene sonra ilk kez Şampiyonlar Ligi yarı finalini görememesinin en büyük etkeni olarak Real Madrid'i gösteriyordu. Xabi-Ronaldo transferiyle İngilizler'i zayıflattılar, Robben ve Sneijder'i Inter ve Bayern'e gönderip o takımlara sınıf atlattılar, diyordu. Doğru söze ne hacet.

Son bir söz de maçı anlatan Ercan Taner Rıdvan Dilmen ikilisi hakkında diyeyim. Bu maç insanların heyecanla ekran karşısında geçtiği bir maç, sözde Ermeni soykırımının tartışıldığı bir açık oturum değil. Banttan yayınlanan, sonucunu bildikleri bir macı anlattılar sanki. Hiç Spormax'de maçları İngilizce dinlemişler midir, bilmem. İngilizce anlamasalar da bir dinlesinler.

Adamların sesinin nasıl yükselip alçaldığını, yaptığı vurguları, ara sıra keyif vermesi gereken bir şey seyrettikleri için verdikleri tepkileri dinlesinler. Spor yayıncılığı eskisinden çok daha iyi durumda, en azından gelişmeleri çok iyi takip eden bir kuşak yayıncı var NTV bünyesinde. Fakat maç anlatımları çok sıradan.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder