6 Mart 2010 Cumartesi

Skibbe Gerçeği


24. hafta sonunda Eintracht Frankfurt, 47 yıllık Bundesliga tarihindeki en iyi 2. sezonunu geçirmekte. Kuşkusuz bu başarının altında bu kısıtlı kadroyu en verimli şekilde kullanmakta olan Michael Skibbe yatmakta.

Skibbe'nin kariyeri olağandışı gelişmiş, biraz bundan bahsetmekte fayda var. 19 yaşında Schalke ile profesyonel sözleşme imzalayan Skibbe, bir futbolcunun bir defa yaşaması durumunda bile futbola dönme konusunda sıkıntı yaşadığı diz yan bağlarının kopması sakatlığını 3 sene içerisinde 3 defa yaşamış şanssız bir yetenek olarak döneme damgasını vurmuştu. 14 defa Bundesliga'da oynamış olan futbolcu 3. sakatlığı sonrası lanetlendiğini düşünerek futbolu bırakma kararı almış, fakat futbol sevgisi bu, kopamamış futboldan ve alışılmışın dışında antrenörlük hayatına 22 yaşında Schalke'nin genç takımını çalıştırarak başlamıştı. 10 sene sonra ise kadrosunda kendisinden yaşlı futbolcuların olduğu bir takımın başına, Borussia Dortmund'a, Bundesliga tarihinin en genç teknik direktörü ünvanı ile geçmişti. Bu ünvanı hala taşımaktadır. Birkaç sene sonra Alman Milli Takımı geleneği haline gelmiş iki Alman teknik adamın milli takımın başına getirilme ekolünü Rudi Voller ile beraber taşımıştı. Daha sonra geldiği Leverkusen'de gençlere önem vererek bugünün lider Leverkusen'inin altyapısını oluşturmuştu.

Galatasaray'da geçirdiği yarım sezonu başarısızlık olarak görmek futbola ihanettir. Takıma GS tarihinin alışık olmadığı 4-2-3-1 sistemini aşılayan, hücum hattındaki 4 ismi çok verimli kullanan, Feldkamp altında sayılı maça çıkan Lincoln'den -kendisini sevmememe rağmen- bir sonraki sezon 38 maçta 9 gol 21 asistlik performans şeklinde verim alabilen, oyuncular tarafından sevilen bir antrenördü. UEFA kupasında yoluna devam eden bir takım vardı geride, Benfica, H.Berlin maçlarında çok iyi oynayıp kazanan, Bordeaux'yu eleyen ve çeyrek finalde Hamburg ile eşleşen bir takım.


Skibbe buraya gelmeden önce bizim kültürümüzü, insanların yaklaşımını kendisine anlatan olsaydı belki biraz daha kalabilirdi ülkemizde. Bizim futbolcularımız despot, arada sırada kendilerine şiddet de uygulayan, otoriter antrenörlere saygı duyuyorlar maalesef, insan gibi davranana değil. Skibbe de yıllarca gençlerle çalışmış olmasından gelen bir alışkanlıkla futbolculara, bana sadece saygı duyulmasın, aynı zamanda da seviliyim düşüncesiyle yaklaşınca gerek yönetim tarafından, gerekse medya tarafından saygı duyulmayan bir antrenör haline geldi. Kendisine sorulmadan yardımcılarının kovulması, danışman sıfatıyla ne iş yaptığı belli olmayan, bir önceki sezon kovulan Feldkamp'ın tekrar kulübe döndürülmesi gibi hareketler Skibbe'ye yönetimin saygı duymadığını gösteriyordu, bu ortamda kendisine futbolcular nasıl saygı duyabilirdi ki?

Bütün bu yönetim yanlışlarına rağmen ben Skibbe'nin sportif anlamda başarılı olduğunu düşünmekteyim. Bu ülke kimleri kimleri harcamadı ki; Löw, del Bosque, Aragones bunlardan sadece birkaçı. Zamanında Hiddink'i harcayıp yıllar sonra milli takımın başına getirmek için ortaya servet koymuş, vefasız bir ülke burası. Benim öngörüm Skibbe'nin yakın zamanda Alman Milli Takımı'nın başına geçeceği, ileride de yetkililerimizin kendisini milli takımımızın başına getirmek için dünyaları harcayacağı şeklinde...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder