15 Şubat 2010 Pazartesi

UEFA Avrupa Ligi


2000'deki UEFA Kupası zaferinden bu yana bu kupaya katılan tüm Türk takımlarının güya hedefi değişmedi. Kupayı kazanmak. Yakın geleckte bu olur mu olmaz mı konusundaki görüşümü hemen söyleyeyim, olmaz efendim.

Bir kere Türk kamuoyunda adı Barcelona, Real Madrid, Chelsea, Manchester United falan olmayan her takımı yenmeliyiz gibi bir beklenti var. İkinci olarak da Zenit kazandı, Shaktar kazandı biz neden kazanmayalım gibi bir düşünce var.

İlk başta mantıklı gelen Zenit, Shaktar'dan ne eksiğimiz var düşüncesi sahadaki görüntüye gelince geçerliliğini yitiriyor. O takımları izlediğinde Şampiyonlar Ligi'nde ilerilere gitme şansları olmasa da sahada ne yaptığını bilen, zaaflarını aza indirgemiş görünen, amiyane tabiriyle taş gibi takımlar var.

Mesela bu sene Rubin Kazan Barcelona'dan 4puan aldı ve tesadüfi bir 4 puan değildi bu. Bu kupada da ileri gitme şansları bence çok yüksek. Çünkü sağlam bir defansları var, topu hızlı ve direkt bir şekilde ileri taşıyabiliyorlar ve tam bu oyuna uygun tipte hızlı dribling kabiliyeti yüksek forvetleri var. Her şeyleri iyi olmasa da süratli top oynayabiliyorlar ve bu günümüz futbolunda sürpriz yaratabilmeyi getiren en büyük silah.

Galatasaray'a bakarsak, kaleye her iyi gelen topu içeri alan bir kalecisi, Necati Ateş ile bile başedemeyen ağır bir defansı, teknik olarak olgunlaşmamış ve olgunlaşamayacak düz orta saha oyuncuları ve santraforsuzluğu var.

Fenerbahçe daha oturaklı bir görüntü verse de şu anda sakat olan defansın temel direği yok, yardımcısı Bilica baş rol oyuncusu kıvamında değil, kaleci Volkan her an takımı yakabilir, santraforlar saç baş yolduruyor ve takım her Türk takımı gibi tempo yapamıyor.

Hep negatif yönleri öne çıkardın, GS ve FB'nin hiç mi silahı yok denilebilir. Kendimizi dev aynasında görmeyelim, rakiplerin de maçıbir çırpıda bitirecek silahları var. Lille'i çok fazla tanımadığım için bu yorum onlar için geçerli diyemem. Perşembe gecesi Atletico ilk 15 dakikada 2-0 yapsa skoru, kim şaşırır.
Bribirine denk güçte görünen takımların maçlarında belirleyici olan taraf genelde bir tarafın eksiklikleri, zaaflarıdır.

Galatasaray'ın Atletico maçıyla ilgili umudum tabii ki var. Fakat maç başlayınca "Tabii ya, başka bir şey mi bekliyordum" diyeceğim diye hissediyorum.

Lille-Fenerbahçe maçı için Fenerbahçe grup maçlarındaki gibi bir maç çıkarıp iyi bir sonuç çıkarabilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder