2006 Dünya Kupası'nda Hırvatistan ve Japonya'nın önünde gruptan çıkmayı başaran Avustralya'nın önemli iki yıldızı Kewell ve Neill'ın yolu böylece İstanbul'da kesişmiş oldu. 2006 Dünya Kupası performansı sonrası Avrupa'nın gözde kulüplerinin listesine de giren Neill ise 4 yıl sonra Rijkaard ve Neeskens ile çalışma şerefine nail olacak. O döneme göre tek dezavantajı ise 31 yaşına basmış olması. Barcelona, o dönemde Thuram veya Zambrotta'yı alamamış olsa, Neill belki de şu anda dünyanın en iyi sağ beklerinden birisi olarak anılıyor olacaktı, kim bilir...
Asıl ihtiyaç duyduğu mevki olan stoper pozisyonuna sağ bekten devşirilmiş bir defans oyuncusunu alan Galatasaray'ın ne kadar iyi iş yaptığını zaman gösterecek. O bölgeye transferin şart olduğu aşikardı. Neill, yaşı geçmeye yüz tutmuş bir adam olarak gözükse de Galatasaray bana göre kumar oynamadı. 2010 Dünya Kupası'na hazır gitmek istemesi sebebiyle yüksek motivasyona sahip olması, Kewell ile birbirlerini yıllardır tanıyor olmaları ve adaptasyonunun hızlı olacak olması, sert futboluyla takım savunmasını biraz daha agresifleştirip takımı ateşleyebilme özelliği olması ve Kewell gibi Avustralya için bir futbol efsanesi olarak görülen bir adam varken milli takım kaptanlığı yapabilecek lider kişiliğinin olması sebebiyle Galatasaray kısa vadede günü kurtaracak hareketi yapmış gibi gözüküyor.
Kewell ve Baros'un kısa süreli yokluğunu giderecek ve bana göre Galatasaray'ın mevcut sistemi için gelecek 10 yılını kurtarabilecek potansiyele sahip olan Sercan Yıldırım'ı da bir şekilde kadroya katabiliyor olması gerekiyor ki bu tamamen farklı bir yazı konusu. Buna da değineceğim yakında...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder