12 Ocak 2010 Salı

Futbol fena halde hayata benzer


Afrika Kupası'nda 3 gün geçti. Daha Togo'ya saldırı haberleri dönerken turnuva başlangıcı fark edilmemişti ki ilk maçın skoru herkesin dikkatini turnuvaya çekti.

4-0'dan bir maç 4-4 olacak deseler her halde Afrika Kupası'nda olur derdim. Yaklaşık on sene önce de bir maç hatırlıyorum Afrika Kupası'nda son beş dakika 4-1'den 4-4'e gelmişti.

Afrikalılar böyle işte, istikrarı heceleyemezler bile, iyileri ve kötüleri arasındaki fark dağlar kadardır ve ikisi arasındaki zaman dilimi ufacıktır. Beşiktaşlı Ernst ne ise onlar 180 derece tersidir. Onlarla zaman geçirmek çok zevklidir, kendileriyle de dalga geçerler ama ipleriyle kuyuya inilmez. Düşünüyorum da istisnalar da var. Essien gibi, ama genellemelere devam edelim.

Sonra Madonna'nın neden o kadar Afrika ülkesi varken gidip Malawili bir çocuğu evlat edindiğini anladım ikinci gün. Cezayir'i 3-0 yenen Malawi'de 2007-2008 sezonunun Adidas kreasyonu formalar vardı. Her halde bu tip formayı dünya üzerinde giyen kalmamış olmalıydı. 3 senedir yıkaya yıkaya aynı formayı giyiyorlardı ve velev ki birileri formalarını çalsa, her halde karşı takımın deplasman formasıyla çıkmak zorunda kalacaklardı, formalarının yedeği yoktu çünkü. "Parasızlığın gözü kör olsun," dedim.

O maçta dikkatimi çeken tribünlerde bir kişinin ile olmamasıydı. Daha sonra 100 kişi olduğunu duydum, onlar da artık oyuncuların ana, babası, eşi, kardeşi falandı.

Acaba maçların bilet fiyatları nedir diye merak ettim, turnuvanın resmi sitesini googleladım çıkmadı bile, wikipedia vasıtasıyla buldum, sitede bir bok yoktu tabi. Mçlardan fotoğraf bile yoktu, bir tek Angola maçından bir şeyler çekmişler.

Bol gollü, defanssız, passız, kollektif uyumsuz, kalecilerin elinden sürekli top kaçırdığı bir turnuva bekliyorum. Gerçekte Afrikalılar neyse oynadıkları top da o. Bu yüzden futol hayatın aynası zaten...

1 yorum: