25 Ocak 2010 Pazartesi

Avustralya Açık


Avustarlya Açık'ı çok severim. Hatta en çok sevdiğim Grand Slam'dir. Bir kere en güzel tenisi ortaya çıkaran sert kortta oynanır. Sene başı olduğu için sürprizlere açıktır ve son yıllarda Bagdhatis, Tsonga, Fernando Gonzalez gibi bir sürü beklenmedik isim final oynayabilmiştir. Fransa Açık ve Wimbledon'daki gibi seyirci tiyatroya gitmiş gibi maç seyretmez. Kapalı kortlar olduğundan yağmur ve karanlık gibi dertler yoktur. Medeniyetin merkezlerinden biri olan Avustralya'da her milletten insan kortlara gider. Kıçımız donduğu kış ortasında sımsıcak Avustralya havası "Ah ulan şimdi orada olmak vardı" dedirtir insana. Orada hiç boktan hava olmuyormuş gibi düşünürsün.

Bu seneki erkekler tarafındaki isteğim her zamanki gibi Federer ile Nadal'ın epik bir final oynaması ve 5 sette Nadal'ın kazanması, Federer'in jupa töreninde göz yaşı dökmesi. Fakat geçen sene Fransa Açık'tan beri Nadal eski gücünde değil ve Federer can sıkıc bir şekilde otomatiğe bağlamış gözüküyor. Nadal'ın gücündeki azalış yıllardır giydiği kapriden vazgeçip daha kısa şortlar tercih etmesi ve pembe turuncu çok çirkin t-shirtler giymesiyle alakalı olabilir. Derhal kolsuz düz renk t-shirtler ve kapriye dönmesi Nadal için faydalı olabilir.

Bayanlar tarafı için bir yorum yapmak istemiyorum. Kişisel rekabetlerin çok yoğun yaşanmadığı ve belli aralıklarla gelip Serena Williams'ın herkesi süpürdüğü bir mücadele beni pek enterese etmiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder