Ayağa top oynayarak ileriye doğru çıkmaya çalışan takımların en büyük özelliği oyunu 80m'lik bir bölgede oynarlar, oyunu geriden kurmaya çalıştıkları için. Bu çok ciddi kondisyon ile beraber çok teknik bir ortasahaya sahip olmayı gerektirir. Fenerbahçe'de bu iki öğe de olmadığı için Guiza ileride top alabilmek için hem rakiple çok boğuştu, hem de boş alanlara çok kaçmaya çalıştı. Bu da kendisinin çok yorulması anlamına geliyor. Çok gol kaçırdı diye eleştirenler oldu, fakat Guiza'nın maç içerisinde ne kadar yorulduğunu kimse hesaba katmıyor. Tabii nefesini ayarlamak da futbolcunun tecrübeyle orantılı olarak görevidir fakat futbol oynayanlar bilirler, ne kadar yorulmuşsan bacaklarına hakimiyetin de o ölçüde azalır. Dolayısıyla pozisyona girebiliyor olması bile kalitesinin göstergesidir.

Nobre'nin devre arasında Fenerbahçe'ye geldiği dönemde Fenerbahçe şu an oynamaya çalıştıkları sistemin benzerini ve belki de biraz daha iddialısını oynuyorlardı. Kanatlarda Serhat ve Tuncay, forvette Nobre van Hooijdonk ve arkalarında Alex ile oynamak büyük bir cesaret, ama ileri şişirilip yoğun presle topun rakip yarısahada kalmasını sağlayarak büyük oranda karambol olmak üzere çok pozisyona girebiliyorlardı ve Nobre de mücadeleci özelliği ile karambollerden çok gol buluyordu.
Nobre'ye stil olarak yakın, fakat daha teknik ve pozisyon sezgisi daha kuvvetli Guiza ise o sene Nobre'nin üstlendiği rolü üstlenecek bu sezon TSL'de. Benim iddiam ise Guiza'nın sakatlık gibi büyük bir aksilik yaşamadığı sürece bu sezon 20 gole ulaşacağı yönünde. Bu sezon da başarısız olursa zaten artık futbolu bıraksın ve Unkapanı'na albüm yapmaya gitsin, tutar Türkiye'de..

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder