19 Haziran 2009 Cuma

Barış Özbek

Her futbolcunun bir takım içerisinde rolü vardır aslında. Kimisi hızlıdır kanatta, önüne top atılır; kimisi oyunu yönlendiriyordur, toplar onda buluşturulur; kimisi çabuk ve gol yollarında etkilidir, defansın arkasına sarkıtılır; kimisi hava toplarında etkilidir, kanattan yapılan ortalar onun kafasına hedeflenir; kimisi de top kapmada beceriklidir, onlar da ortasahada çok koşarlar ve kaptıkları topu en yakınındaki futbolcuya vermekle yükümlüdürler. Aynen Gattuso gibi.. Topu kaptıktan sonra gözleri ilk etapta Pirlo'yu arar. Pirlo o esnada boş değilse Gattuso biraz bocalar ama pas verecek birini bulur etrafında. Tekniği o kadar zayıftır ki zaman zaman 2m yanındaki futbolcunun ayağına pas veremez, ama kaybettiği topa tekrar canla başla saldırır geri alabilmek için.

Gattuso'yu Azzuri ve Milan'da defalarca izledik, görevi kaptığı topları en yakınındaki futbolcuya vermek. Hiçbir zaman da görevinden fazlasını yapmaya çalışmadı, ama görevini de layıkıyla yaptı. Toptan başka birşey göremiyordu, bu uğurda ne tekmelere kafa soktu..

Barış'tan da ,geleceğin Gattuso'su olabileceği için söylüyorum, tek beklentim budur. Her ortasahanın Barış gibi çok koşan, "ısıran", rakibi bozan, oynatmayan adamlara ihtiyacı var, ama yapmaya çalıştıkları bundan öteye gittiğinde ise takımı zarar verdiğinin farkına varmalı. Kimse Barış'tan 30m'den gol beklemiyor, ya da 3 kişinin arasından gollük pas vermesini beklemiyor, çünkü o kapasite onda yok. Gattuso'nun şu ana kadar ne 30m'den golünü gördüm, ne 3 kişi arasından attığı pasları gördüm, ne de oyun kurucu rolüne üstlendiğini gördüm. Barış'tan da tek isteğim kendine Gattuso'yu örnek alması.

Ama herşeyiyle değil..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder